29 Mayıs 2007 Salı

19 Mayıs 2007 Cumartesi

Cumacilar Villa-Leon dergahinda toplandi.

18.Mayisi 19.Mayisa baglayan gece toplanan Cumailarin muhabbeti sabah saatlerine kadar sürdü.

Cumbaba Fikri üstadin da hasir bulundugu sohbet aksaminda misafir Cumacilar da vardi.

Degerli Hasan Hoca Efendi ve Orhan Efendi gecenin onur konuklarindandi.

"Babaya destek" faaliyetlerinden bir türlü vakit bulup gelemeyen Ilyas Aga Efendi de Cumalardaki yerini aldi. Böylece Cumacilardan bir üstad daha yuva dönmüs oldu.

Muhabbetin en anlamli sözü Hasan Hoca Efendi'den geldi;

" Eczanelerde ilac satilir derler ama ilaclarin hasi olan bu Raki hic bir eczanede satilmaz. Ilacinizin kiymetini bilin."

Bu manali ve anlam yüklü sözle Hoca Efendi Cumacilarin gönlünde yine taht kurdu.

Ilac niyetine icilen Raki; gönüllerin pasini sildi. Ruhlari aydinliga kavusturdu.

Cumacizade Gökhan Efendi

18.05.2007 FOTOGRAFLAR






18.05.2007 FOTOGRAFLAR










18.05.2007 FOTOGRAFLAR











18.05.2007 FOTOGRAFLAR














18.05.2007 FOTOGRAFLAR










15 Mayıs 2007 Salı


Zat-i muhterem Cumacilar...

Son bulusmamizdan bu vakite kadar yine iki haftayi devr-i teslim eyledik.

Tekrar muhabbet eylemenin zamani gelmistir.

Cumalarimizin tekrar sadik ve demirbas müridi vaziyetine terfi-i eden Erman Efendi'yle, Cumalarin asli babasi Cumbaba Fikri Üstad, her nevii hazirliklari hatim eylemistir.

Is bu halden dolayidir ki;

18.Mayis.2007 tarihinde,

Mekan-i Villa-Leon dergahinda,

Vakit aksam serinliginde yani 19.30'da toplaniyoruz.

Bardaginiz bulut, tabaginiz muhabbet, ruhunuz huzur dolu olsun.


Cumbaba Fikri Üstad

ve

Mürid-i Cuma Erman Efendi (Harb-i Cumacibasi)

11 Mayıs 2007 Cuma

Nedir bu ‘rakı muhabbeti’?

Rakı için ülkemizin geleneksel içkisidir demek doğru bir tanım olur. Viski nasıl Amerika’lı bilinirse, rakı da o kadar Türk’dür. Hani “Türkiye’nin tanıtımını üç-dört kelimeyle yapın’, deseler ilk söylenecek sözler Topkapı Sarayı, Rakı, Türkiş Döner ve Lokum olur herhalde. Bu anason kokulu içkiyi elbette sevmeyenler de vardır. Ama tadını bir kez aldınız mı, siz de rakıyı alıp başınızın üstüne oturtuverirsiniz. İçimi pek kolay olmayan ve yanında mutlaka yiyecek gerektiren bu içki öyle beş dakikada bitirilmez. Onun kendine özgü bir içme adabı vardır. Her şeyden önce yavaş yavaş, demlenerek ve yarenlik ederek içilir ki keyfi çıkarılsın. Yarenlik çok önemli; çünkü rakı sofraları uzun soluklu sohbetlerin yapıldığı bir yer, bir nevi dost evi gibi. Bu nedenle birlikte olunan kişilerin rakı adabını bilmeleri gerekir ki, sonra pişman olunmasın.

Neden Rakı?

Her coğrafya parçası üzerinde yaşayan insanlara bazı şeyler sunar. Bu bir denize kıyı olmak, verimli toprakları barındırmak gibi çeşitli alternatifler şeklinde olabilir. Bizim de topraklarımız her türden güzelliği almış, binlerce yıldır da birçok ulusun yerleşim yeri olarak tarihe geçmiştir. Her şeyin yetiştiği bu verimli topraklar bilim ve edebiyat gibi insanlığın gelişim göstergelerinde hep önlerde olmuş ve birçok kültüre ev sahipliği yapmıştır. Yani bu topraklarda binlerce yıl, yüzlerce kültürle kaynaşarak muhteşem bir zenginlik oluşturmuştur. Doğuyla batı arasındaki köprü olmak da azımsanacak bir durum değildir. Her kültür kendi sosyal yaşamını yaratır. Bunu etkileyen nedenlerin başında coğrafya da gelir. Nerede ve hangi koşullarda yaşandığı belirleyici bir etmendir.
Her kültürün bir de eğlenme biçimi vardır. Bu topraklarda yıllarca bir üzüm mahsulü olan şarap içilmiş, böylece alkolün vücuda verdiği gevşeme duygusu yaşanarak, günlük sorunların kısa bir süre için de olsa üstesinden gelinmeye çalışılmıştır. Bir süre sonra şarap, ikinci bir damıtılmaya tabi tutularak şarap rakısına ulaşılmış ve sonra da anason eklenerek bu günkü halini aşağı yukarı almış. Bu içki bir de mezeyle buluşunca, insanlar için başka bir dünya oluşmuş. Böylece bir sofrada hem demleniyorsunuz, hem de her türlü konuda fikir alışverişi yapabiliyorsunuz. En çok da edebiyatçılar, sanatçılar ilgi göstermiş bu sofralara: çünkü onların işi biraz da söz söyleme sanatı değil mi?

8 Mayıs 2007 Salı

Rakı ve Anasonun Sevdalıları

Kimine göre sadece bir çeşit alkol, diğerlerinden hiçbir farkı olmayan. Kimilerine göreyse, başlıbaşına bir kültür, bir yaşam biçimi ve bir gösterge.

Bir de rakı şişesinde balık olsam


Duygularını böyle dile getiren şair Orhan Veli biliyorum ki birçok kişinin hislerine de tercüman olmuştu. Onun ve dostlarının ‘rakılı dünyaları’ bugün sanat dünyamızın enfes tatları olarak yaşamımızın orta yerinde duruyor. Mesela, rakıyı ölür bitercesine içmek, alkol denizinde yüzmek değildi elbette; onun kendi adabının yarattığı havayı solumak, yarenlik etmek, güzel düşünüp, güzel söylemek ve de güzel yaşamaktı.

Rakı yaşamımızın neresinde?



Bu ülke, içkinin çok tüketildiği erkeklerin çoğunun ‘potansiyel alkol sempatizanı’ olduğu bir ülke. İçki içmek bize çoğu kez babadan miras. İlk gençlik yıllarında yapılan biralı kaçamakların bir dönem sonra rakıya dönüşmesi de neredeyse çıraklıktan kalfalığa geçmek gibi onurlandırıcı bir durum. Hatta rakı içmeyeni erkekten saymamak da bir tür “Türk Usulü” alkol geleneği.
Biz, bu ülkenin insanları, yumuşak kalpliyizdir; hemen her şeye ağlarız. Akdenizli olmanın yanında ortadoğu kültüründen aldıklarımızla beraber canlı, neşeli, biraz hüzünlü ve de duyarlı olma özelliklerini taşırız. Ağlarız ama, gülmeyi de çok severiz. Yani her fırsatta ağlayan ve de gülen bir milletiz. Peki, üzülünce veya sevinince ne yaparız: Tabii ki içeriz; bizi içiren nedene uygun şarkılar eşliğinde ağlayarak veya güleriz ‘içeriz’. Peki ne içeriz? Elbette rakı! Niye Rakı? Bizi ancak rakı paklar da onun için.

6 Mayıs 2007 Pazar

RAKICILAR MARKALAŞTIKÇA GÜZELLEŞİYOR

RAKI işi özelleşti, bu alanda rekabet tadından yenmez hale geldi. Elda Pazarlama’nın markası Efe etkili basın reklamları, uyguladığı halkla ilişkiler etkinlikleri ve kategoriye getirdiği yeniliklerle çok başarılı bir rakı markası haline geldi.

Burgaz daha etkili basın reklamları yapabilir. Kırmızı kapağını daha da imaja yönelik kullanabilir Yine de iletişimdeki tutarlılığına ve sürekliliğine saygı duymak gerekir.

Tekel’i alan Mey grubu kısa sürede rekabete yanıt verip Yeni Rakı’nın şişesini, logosunu, amblemini değiştirdi. Yeni Rakı reklamları da rakı kültürünün gerçekleri ile örtüşünce ortaya mükemmel bir Yeni Rakı ‘relansmanı’ çıktı.

Yeni başlayan, günlük hayattan ‘rakı öykülerini’ basına taşıyan Yeni Rakı kampanyası da çok beğendim. Çok cesur bir kampanya. Yeni Rakı’nın rakıcılarla duygusal bağlarını güçlendirmesi için bire bir..

Elda pazarlama ise ikinci markaya bile girdi. Çilingir. Yeni Rakı’nın pazarına sert bir saldırı dahaÖHem de fiyat rekabetiyle. 22,5 YTL yerine 21,5 YTL. Çok yerinde bir pazarlama stratejisi..

Peki ama Çilingir’in niye Efe’nin ‘arkagücü’ne gereksinimi var? Basın reklamında ‘Bu sefer sert çıktık’ diyen kim? Elda pazarlama mı yoksa Efe mi? Keşke Elda Pazarlama olsaydı. Efe’yi ‘arka güç’ olarak kullanmak Efe’nin ürün çağrışımlarını bozabilir. ‘Ay Efe’de sertleşti’ diye algılayanlar çoğalabilir. Efe Efe Çilingir Çilingir olmalı. Büyük olasılıkla her iki markaya da aynı marka yöneticisi bakıyor. Oysa Elda Pazarlama her iki markayı ayrı ellere teslim etmeli. Bak o zaman Çilingirci kendi alanına Efe’yi sokuyor mu?

Dün ise Tariş/Tat’ın ’in çıkardığı Mercan Rakı’nın lansmanı başladı. Reklamlarda gördüğüm Mercan şişesi çok güzel bir şişe. Kutlarım. Ama reklamın başlığı aynı şeyi söyleyemeyeceğim: Rakının reklamı olmaz takdimi olurÖNe demek şimdi bu? Yani ‘ben bildiğiniz rakıyı üretiyorum, sadece duyuruyorum mu’ demek. Farklı değil aynı yani? Değil mi? Niye okur bu kadar düşünsün ve yandaki metni okusun ki. ’Keşke Her Şişede Aynı Tat, Aynı Muhabbet’ başlık olarak kullanılsaydı..

Neyse. Dediğim gibi. Rakı işi özelleşti, rakı muhabbeti keyifli hale geldi. Keyifsiz olan Türk ekonomisinin en büyük düşmanı komünist kafalar. Bu kafalar görüldükleri yerde sevilmeli.

Ali Atıf BİR
Bahçeşehir Üniversitesi

5 Mayıs 2007 Cumartesi


04.05.2007 FOTOGRAFLARI

04.05.2007 Cuma aksami Villa-Leon'da toplanan Cumacilar felekten yine güzel bir gece caldilar.
Sebahattin Hoca ve Sinan'in sazlari esliginde Mürid-i Aydin ve Mürid-i Gökhan trans formuna girip ucus haline gectiler.

Cumalarin geleneksel sohbetilerinin edildigi aksamda güncel memleket(ler) ve dünya mevzuulari istisare edildi.

Tipik bir Cumacilar felsefesi olan "degisik ama karsidakinin düsüncesini degistirmeye calismadan, hosgörüyle sohbet" aksami yasandi.



04.05.2007 FOTOGRAFLARI